Agorafobi Nedir?

0
Agorafobi: Kaçışın Zor Olduğu Durumlardan Korku

Agorafobi, kişinin kaçışın zor olabileceği veya bir şeyler ters giderse yardım alamayacağı durumlardan korktuğu bir anksiyete bozukluğudur. Genellikle açık alan korkusu olarak bilinse de agorafobi çok daha karmaşık bir durumdur. Bu makalede, agorafobinin belirtileri, nedenleri, teşhisi ve tedavi yöntemleri hakkında ayrıntılı bilgi bulabilirsiniz. Erken teşhis ve tedavi, bu durumun yönetilmesinde önemli bir rol oynar.

Agorafobiye Genel Bakış

Agorafobi, kişinin belirli durumlarda veya ortamlarda bulunmaktan yoğun korku ve endişe duyduğu bir durumdur. Bu korkular genellikle şu durumlarda ortaya çıkar:

  • Toplu taşıma araçlarıyla seyahat etme (otobüs, tren, metro gibi).
  • Alışveriş merkezleri gibi kalabalık yerleri ziyaret etme.
  • Evden çıkma.

Agorafobi hastaları, stresli bir duruma maruz kaldıklarında genellikle panik atak belirtileri yaşarlar. Bu belirtiler şunlardır:

  • Hızlı kalp atışı.
  • Hızlı nefes alma (hiperventilasyon).
  • Sıcak basması ve terleme.
  • Mide bulantısı.

Bu kişiler, anksiyeteye neden olan durumlardan kaçınmak için davranışlarını değiştirirler. Örneğin, markete gitmek yerine çevrimiçi alışveriş yapmayı tercih edebilir veya evden yalnızca güvenilir bir arkadaş ya da partnerle çıkabilirler. Bu davranış değişikliği, “kaçınma” olarak bilinir.

Agorafobinin Belirtileri

Agorafobinin belirtileri kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Şiddetli agorafobisi olanlar evden çıkamayabilirken, hafif agorafobisi olanlar kısa mesafelerde sorun yaşamadan seyahat edebilir. Belirtiler üç kategoride sınıflandırılır: fiziksel, bilişsel ve davranışsal.

Fiziksel Belirtiler

Fiziksel belirtiler genellikle anksiyeteye neden olan bir ortamda ortaya çıkar. Ancak birçok kişi, bu tür durumları kasıtlı olarak kaçındığı için fiziksel belirtileri nadiren yaşar. Yaygın fiziksel belirtiler şunlardır:

  • Hızlı kalp atışı.
  • Hızlı nefes alma (hiperventilasyon).
  • Sıcak basması ve terleme.
  • Mide bulantısı.
  • Göğüs ağrısı.
  • Yutma güçlüğü (disfaji).
  • İshal.
  • Titreme.
  • Baş dönmesi.
  • Kulaklarda çınlama (tinnitus).
  • Bayılma hissi.

Bilişsel Belirtiler

Bilişsel belirtiler, fiziksel belirtilerle bağlantılı olabilen veya onlardan bağımsız olarak ortaya çıkan korku ve düşünceleri içerir. Bunlar arasında şunlar yer alır:

  • Panik atak geçirirseniz başkalarının önünde aptal görüneceğiniz veya utanacağınız korkusu.
  • Panik atağın hayati tehlike yaratacağı korkusu (örneğin, kalbinizin duracağı veya nefes alamayacağınız düşüncesi).
  • Panik atak geçirirseniz bir yerden veya durumdan kaçamayacağınız korkusu.
  • Aklınızı kaybedeceğiniz korkusu.
  • Toplum içinde kontrolü kaybedeceğiniz, titreyeceğiniz veya kızaracağınız korkusu.
  • Başkalarının size bakacağı korkusu.
  • Panik ataklarla bağlantılı olmayan psikolojik belirtiler:
    • Başkalarının yardımı olmadan işlev göremeyeceğiniz veya hayatta kalamayacağınız hissi.
    • Evde yalnız kalma korkusu (monofobi).
    • Genel bir anksiyete veya korku hissi.

Davranışsal Belirtiler

Davranışsal belirtiler, kişinin anksiyeteden kaçınmak için geliştirdiği davranışları içerir:

  • Kalabalık yerler, toplu taşıma veya kuyruklar gibi panik atağı tetikleyebilecek durumlardan kaçınma.
  • Uzun süre evden çıkamama (evde mahsur kalma).
  • Güvenilir bir kişi olmadan bir yere gitmekten kaçınma.
  • Evden uzaklaşmaktan kaçınma.

Bazı kişiler, rahatsız edici durumlarla yüzleşmeyi zorlayabilir, ancak bu sırada yoğun korku ve anksiyete hissederler.

Agorafobinin Nedenleri

Agorafobi genellikle panik bozukluğunun bir komplikasyonu olarak gelişir. Panik bozukluğu, panik ataklar ve yoğun korku anlarıyla karakterize bir anksiyete bozukluğudur. Kişi, belirli bir yerde veya durumda panik atak geçirdiğinde, bu ortamları panik ataklarla ilişkilendirir ve onlardan kaçınmaya başlar. Ancak agorafobi, panik bozukluğu öyküsü olmayan kişilerde de ortaya çıkabilir. Bu durumda, korkular genellikle şu gibi irrasyonel fobilerden kaynaklanabilir:

  • Evden çıkıldığında şiddet suçuna veya terörist saldırıya maruz kalma korkusu.
  • Kalabalık yerlerde ciddi bir hastalığa yakalanma korkusu.
  • Yanlışlıkla utanç verici veya küçük düşürücü bir şey yapma korkusu.

Panik Bozukluğu ve Nedenleri

Panik bozukluğunun kesin nedeni tam olarak bilinmemektedir, ancak biyolojik ve psikolojik faktörlerin bir kombinasyonu rol oynayabilir:

  • Biyolojik Faktörler: Panik bozukluğu, vücudun “savaş ya da kaç” tepkisiyle ilişkilidir. Bu tepki, stresli veya tehlikeli durumlarda vücudun hormonlar (örneğin adrenalin) salgılamasını, nefes alma ve kalp atış hızını artırmasını sağlar. Panik bozukluğu olan kişilerde bu tepki daha yoğun olabilir ve panik atağa yol açabilir.
  • Psikolojik Faktörler: Agorafobi riskini artıran psikolojik faktörler şunlardır:
    • Çocuklukta travmatik bir deneyim (örneğin, bir ebeveynin ölümü veya cinsel istismar).
    • Yas, boşanma veya iş kaybı gibi stresli olaylar.
    • Depresyon, anoreksiya nervoza veya bulimia gibi geçmişte ruh sağlığı sorunları.
    • Alkol veya uyuşturucu madde kötüye kullanımı.
    • Mutsuz veya kontrol edici bir ilişki içinde olmak.

Agorafobinin Teşhisi

Agorafobiden şüpheleniyorsanız, bir doktora başvurmanız önemlidir. Eğer yüz yüze görüşmeye hazır değilseniz, telefonla bir görüşme ayarlayabilirsiniz. Doktorunuz şunları yapacaktır:

  • Belirtilerinizi, ne sıklıkta ortaya çıktıklarını ve hangi durumlarda tetiklendiğini sorar.
  • Belirtilerin günlük yaşamınızı nasıl etkilediğini öğrenmek için şu soruları sorabilir:
    • Evden çıkmak sizin için stresli mi?
    • Kaçındığınız belirli yerler veya durumlar var mı?
    • Belirtilerle başa çıkmak için başkalarına bağımlı mısınız (örneğin, alışveriş için başkalarına güvenme)?
  • Fiziksel bir muayene yaparak belirtilerin başka bir sağlık durumundan (örneğin, hipertiroidizm) kaynaklanıp kaynaklanmadığını kontrol edebilir.
  • Kan testleri isteyebilir.

Teşhis Kriterleri

Agorafobi teşhisi genellikle şu durumlarda konur:

  • Kaçışın veya yardım almanın zor olabileceği bir yerde veya durumda (örneğin kalabalıkta veya otobüste) panik veya panik atak geçirme korkusu yaşanıyorsa.
  • Bu tür durumları aşırı anksiyete ile tolere ediyor veya bir refakatçiyle dayanabiliyorsanız ya da bu durumlardan tamamen kaçınıyorsanız.
  • Belirtilerin başka bir altta yatan sağlık durumuyla açıklanamaması.

Eğer teşhiste belirsizlik varsa, daha ayrıntılı bir değerlendirme için bir psikiyatriste yönlendirilebilirsiniz.

Agorafobinin Tedavisi

Agorafobi tedavisi genellikle kademeli bir yaklaşımı içerir ve altta yatan panik bozukluğunu da hedefler. Tedavi şu adımları içerir:

  1. Durum hakkında bilgi edinme ve yaşam tarzı değişiklikleri:
    • Agorafobi, panik bozukluğu ve panik ataklar hakkında bilgi edinmek, belirtileri kontrol altına almanıza yardımcı olabilir.
    • Yaşam tarzı değişiklikleri:
      • Düzenli egzersiz yapmak: Stres ve gerginliği azaltır, ruh halini iyileştirir.
      • Sağlıklı beslenme: Dengeli bir diyet ve sağlıklı kilo, genel sağlığı destekler.
      • Alkol ve uyuşturucudan kaçınma: Kısa vadeli rahatlama sağlasalar da uzun vadede belirtileri kötüleştirebilir.
      • Kafeinli içeceklerden (çay, kahve, kola) kaçınma: Kafein, anksiyeteyi artırabilir.
    • Panik atak sırasında kendi kendine yardım teknikleri:
      • Olduğunuz yerde kalın: Panik atak sırasında güvenli bir yere kaçma dürtüsüne direnin. Araba kullanıyorsanız, güvenli bir yere çekip park edin.
      • Odaklanın: Tehdit oluşturmayan bir şeye odaklanın (örneğin, saatinizde geçen zaman veya marketteki ürünler). Korkutucu düşüncelerin geçici olduğunu hatırlayın.
      • Yavaş ve derin nefes alın: Hızlı nefes alma panik hissini kötüleştirebilir. Her nefeste üçe kadar sayarak yavaşça nefes alıp verin.
      • Korkunuzla yüzleşin: Korktuğunuz şeyin gerçek olmadığını ve geçeceğini kendinize hatırlatın.
      • Yaratıcı görselleştirme: Panik atak sırasında sakinleştirici bir yer veya durum hayal edin ve dikkatinizi buna odaklayın.
      • Panik atakla savaşmayın: Belirtilerle mücadele etmek durumu kötüleştirebilir. Bunun yerine, atağın utanç verici olsa da hayatı tehdit etmediğini kabul edin.
  2. Kendi kendine yardım programına katılma:
    • Bilişsel davranışçı terapi (CBT) temelli bir çalışma kitabı veya bilgisayar kursu ile bir terapist desteğiyle sorunlarınızı anlamaya ve olumlu değişiklikler yapmaya çalışabilirsiniz.
  3. Yoğun tedaviler:
    • Bilişsel Davranışçı Terapi (CBT): CBT, olumsuz ve gerçekçi olmayan düşüncelerin olumsuz davranışlara yol açtığı fikrine dayanır. Terapist, daha olumlu düşünme yolları geliştirmenize yardımcı olur. Örneğin, panik atağın ölümcül olmadığını ve geçeceğini anlamanız teşvik edilir. CBT, genellikle maruz bırakma terapisiyle birleştirilir. Tedavi başlangıcında mütevazı hedefler (örneğin, yakındaki bir bakkala gitme) belirlenir ve güven kazandıkça daha zorlayıcı hedeflere (örneğin, büyük bir markete gitme veya kalabalık bir restoranda yemek yeme) geçilir. CBT, genellikle 12-15 haftalık seanstan oluşur ve her seans yaklaşık bir saat sürer.
    • Uygulamalı Rahatlama: Agorafobi ve panik bozukluğu olan kişilerde rahatlama yeteneğinin kaybolduğu düşünülür. Bu terapi, gerginlik belirtilerini fark etmeyi, kasları gevşetmeyi ve stresli durumlarda bu teknikleri kullanarak panik hissini önlemeyi öğretir. Genellikle 12-15 haftalık seanstan oluşur.
    • İlaç Tedavisi: Kendi kendine yardım teknikleri ve yaşam tarzı değişiklikleri belirtileri kontrol altına almazsa, ilaç tedavisi önerilebilir. Yaygın olarak kullanılan ilaçlar:
      • Selektif serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI’lar): Depresyon, anksiyete ve obsesif düşünceler için etkili olan sertralin gibi SSRI’lar sıkça reçete edilir. Yan etkiler arasında mide bulantısı, cinsel istek kaybı, bulanık görme, ishal veya kabızlık, huzursuzluk ve aşırı terleme yer alabilir. Bu yan etkiler genellikle zamanla azalır. Sertralin etkili olmazsa, başka bir SSRI veya serotonin-norepinefrin geri alım inhibitörleri (SNRI’lar) denenebilir. İlaç tedavisi genellikle 6-12 ay veya daha uzun sürebilir ve doz, doktorunuzun önerisiyle kademeli olarak azaltılır.
      • Pregabalin: SSRI veya SNRI’lar uygun değilse veya yan etkiler nedeniyle kullanılamazsa, pregabalin önerilebilir. Yaygın yan etkileri baş dönmesi ve uyuşukluktur.

Çocuklar ve Gençler İçin Tedavi

18 yaşın altındaysanız veya bir genç için yardım arıyorsanız, çocuk ve genç ruh sağlığı hizmetlerine yönlendirilebilirsiniz. Tedavi, genellikle CBT veya uygulamalı rahatlama gibi konuşma terapilerini içerir ve ebeveyn veya bakıcılarla iş birliği yapılabilir.

Yasal Uyarı ve Sorumluluk Reddi: Bu blogda yer alan tüm içerikler yalnızca genel bilgilendirme amaçlıdır ve yayınlandığı tarihteki mevcut bilimsel verilere dayanarak hazırlanmıştır. Söz konusu bilgiler, profesyonel tıbbi tavsiye, teşhis veya tedavi yerine geçmez. Sağlığınızla ilgili herhangi bir soru, endişe veya ihtiyaç durumunda, lütfen bir doktora ya da yetkin bir sağlık kuruluşuna başvurunuz. Bu blogda sunulan bilgilerin kullanımı tamamen okuyucunun sorumluluğundadır. Blog sahibi, yazarlar veya bağlı kuruluşlar, bu içeriklerin doğruluğu, güncelliği veya eksiksizliği konusunda herhangi bir garanti vermez ve bu bilgilerin kullanımından kaynaklanabilecek doğrudan veya dolaylı herhangi bir zarar veya kayıptan sorumlu tutulamaz. Sağlık durumunuza ilişkin kararlar almadan önce, mutlaka bir sağlık uzmanına danışmanız gerektiğini unutmayınız. Bu blog, tıbbi bir hizmet sunmamakta olup yalnızca bilgilendirme amacı taşımaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Agorafobi Nedir?

0
Agorafobi: Kaçışın Zor Olduğu Durumlardan Korku

Agorafobi, kişinin kaçışın zor olabileceği veya bir şeyler ters giderse yardım alamayacağı durumlardan korktuğu bir anksiyete bozukluğudur. Genellikle açık alan korkusu olarak bilinse de agorafobi çok daha karmaşık bir durumdur. Bu makalede, agorafobinin belirtileri, nedenleri, teşhisi ve tedavi yöntemleri hakkında ayrıntılı bilgi bulabilirsiniz. Erken teşhis ve tedavi, bu durumun yönetilmesinde önemli bir rol oynar.

Agorafobiye Genel Bakış

Agorafobi, kişinin belirli durumlarda veya ortamlarda bulunmaktan yoğun korku ve endişe duyduğu bir durumdur. Bu korkular genellikle şu durumlarda ortaya çıkar:

  • Toplu taşıma araçlarıyla seyahat etme (otobüs, tren, metro gibi).
  • Alışveriş merkezleri gibi kalabalık yerleri ziyaret etme.
  • Evden çıkma.

Agorafobi hastaları, stresli bir duruma maruz kaldıklarında genellikle panik atak belirtileri yaşarlar. Bu belirtiler şunlardır:

  • Hızlı kalp atışı.
  • Hızlı nefes alma (hiperventilasyon).
  • Sıcak basması ve terleme.
  • Mide bulantısı.

Bu kişiler, anksiyeteye neden olan durumlardan kaçınmak için davranışlarını değiştirirler. Örneğin, markete gitmek yerine çevrimiçi alışveriş yapmayı tercih edebilir veya evden yalnızca güvenilir bir arkadaş ya da partnerle çıkabilirler. Bu davranış değişikliği, “kaçınma” olarak bilinir.

Agorafobinin Belirtileri

Agorafobinin belirtileri kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Şiddetli agorafobisi olanlar evden çıkamayabilirken, hafif agorafobisi olanlar kısa mesafelerde sorun yaşamadan seyahat edebilir. Belirtiler üç kategoride sınıflandırılır: fiziksel, bilişsel ve davranışsal.

Fiziksel Belirtiler

Fiziksel belirtiler genellikle anksiyeteye neden olan bir ortamda ortaya çıkar. Ancak birçok kişi, bu tür durumları kasıtlı olarak kaçındığı için fiziksel belirtileri nadiren yaşar. Yaygın fiziksel belirtiler şunlardır:

  • Hızlı kalp atışı.
  • Hızlı nefes alma (hiperventilasyon).
  • Sıcak basması ve terleme.
  • Mide bulantısı.
  • Göğüs ağrısı.
  • Yutma güçlüğü (disfaji).
  • İshal.
  • Titreme.
  • Baş dönmesi.
  • Kulaklarda çınlama (tinnitus).
  • Bayılma hissi.

Bilişsel Belirtiler

Bilişsel belirtiler, fiziksel belirtilerle bağlantılı olabilen veya onlardan bağımsız olarak ortaya çıkan korku ve düşünceleri içerir. Bunlar arasında şunlar yer alır:

  • Panik atak geçirirseniz başkalarının önünde aptal görüneceğiniz veya utanacağınız korkusu.
  • Panik atağın hayati tehlike yaratacağı korkusu (örneğin, kalbinizin duracağı veya nefes alamayacağınız düşüncesi).
  • Panik atak geçirirseniz bir yerden veya durumdan kaçamayacağınız korkusu.
  • Aklınızı kaybedeceğiniz korkusu.
  • Toplum içinde kontrolü kaybedeceğiniz, titreyeceğiniz veya kızaracağınız korkusu.
  • Başkalarının size bakacağı korkusu.
  • Panik ataklarla bağlantılı olmayan psikolojik belirtiler:
    • Başkalarının yardımı olmadan işlev göremeyeceğiniz veya hayatta kalamayacağınız hissi.
    • Evde yalnız kalma korkusu (monofobi).
    • Genel bir anksiyete veya korku hissi.

Davranışsal Belirtiler

Davranışsal belirtiler, kişinin anksiyeteden kaçınmak için geliştirdiği davranışları içerir:

  • Kalabalık yerler, toplu taşıma veya kuyruklar gibi panik atağı tetikleyebilecek durumlardan kaçınma.
  • Uzun süre evden çıkamama (evde mahsur kalma).
  • Güvenilir bir kişi olmadan bir yere gitmekten kaçınma.
  • Evden uzaklaşmaktan kaçınma.

Bazı kişiler, rahatsız edici durumlarla yüzleşmeyi zorlayabilir, ancak bu sırada yoğun korku ve anksiyete hissederler.

Agorafobinin Nedenleri

Agorafobi genellikle panik bozukluğunun bir komplikasyonu olarak gelişir. Panik bozukluğu, panik ataklar ve yoğun korku anlarıyla karakterize bir anksiyete bozukluğudur. Kişi, belirli bir yerde veya durumda panik atak geçirdiğinde, bu ortamları panik ataklarla ilişkilendirir ve onlardan kaçınmaya başlar. Ancak agorafobi, panik bozukluğu öyküsü olmayan kişilerde de ortaya çıkabilir. Bu durumda, korkular genellikle şu gibi irrasyonel fobilerden kaynaklanabilir:

  • Evden çıkıldığında şiddet suçuna veya terörist saldırıya maruz kalma korkusu.
  • Kalabalık yerlerde ciddi bir hastalığa yakalanma korkusu.
  • Yanlışlıkla utanç verici veya küçük düşürücü bir şey yapma korkusu.

Panik Bozukluğu ve Nedenleri

Panik bozukluğunun kesin nedeni tam olarak bilinmemektedir, ancak biyolojik ve psikolojik faktörlerin bir kombinasyonu rol oynayabilir:

  • Biyolojik Faktörler: Panik bozukluğu, vücudun “savaş ya da kaç” tepkisiyle ilişkilidir. Bu tepki, stresli veya tehlikeli durumlarda vücudun hormonlar (örneğin adrenalin) salgılamasını, nefes alma ve kalp atış hızını artırmasını sağlar. Panik bozukluğu olan kişilerde bu tepki daha yoğun olabilir ve panik atağa yol açabilir.
  • Psikolojik Faktörler: Agorafobi riskini artıran psikolojik faktörler şunlardır:
    • Çocuklukta travmatik bir deneyim (örneğin, bir ebeveynin ölümü veya cinsel istismar).
    • Yas, boşanma veya iş kaybı gibi stresli olaylar.
    • Depresyon, anoreksiya nervoza veya bulimia gibi geçmişte ruh sağlığı sorunları.
    • Alkol veya uyuşturucu madde kötüye kullanımı.
    • Mutsuz veya kontrol edici bir ilişki içinde olmak.

Agorafobinin Teşhisi

Agorafobiden şüpheleniyorsanız, bir doktora başvurmanız önemlidir. Eğer yüz yüze görüşmeye hazır değilseniz, telefonla bir görüşme ayarlayabilirsiniz. Doktorunuz şunları yapacaktır:

  • Belirtilerinizi, ne sıklıkta ortaya çıktıklarını ve hangi durumlarda tetiklendiğini sorar.
  • Belirtilerin günlük yaşamınızı nasıl etkilediğini öğrenmek için şu soruları sorabilir:
    • Evden çıkmak sizin için stresli mi?
    • Kaçındığınız belirli yerler veya durumlar var mı?
    • Belirtilerle başa çıkmak için başkalarına bağımlı mısınız (örneğin, alışveriş için başkalarına güvenme)?
  • Fiziksel bir muayene yaparak belirtilerin başka bir sağlık durumundan (örneğin, hipertiroidizm) kaynaklanıp kaynaklanmadığını kontrol edebilir.
  • Kan testleri isteyebilir.

Teşhis Kriterleri

Agorafobi teşhisi genellikle şu durumlarda konur:

  • Kaçışın veya yardım almanın zor olabileceği bir yerde veya durumda (örneğin kalabalıkta veya otobüste) panik veya panik atak geçirme korkusu yaşanıyorsa.
  • Bu tür durumları aşırı anksiyete ile tolere ediyor veya bir refakatçiyle dayanabiliyorsanız ya da bu durumlardan tamamen kaçınıyorsanız.
  • Belirtilerin başka bir altta yatan sağlık durumuyla açıklanamaması.

Eğer teşhiste belirsizlik varsa, daha ayrıntılı bir değerlendirme için bir psikiyatriste yönlendirilebilirsiniz.

Agorafobinin Tedavisi

Agorafobi tedavisi genellikle kademeli bir yaklaşımı içerir ve altta yatan panik bozukluğunu da hedefler. Tedavi şu adımları içerir:

  1. Durum hakkında bilgi edinme ve yaşam tarzı değişiklikleri:
    • Agorafobi, panik bozukluğu ve panik ataklar hakkında bilgi edinmek, belirtileri kontrol altına almanıza yardımcı olabilir.
    • Yaşam tarzı değişiklikleri:
      • Düzenli egzersiz yapmak: Stres ve gerginliği azaltır, ruh halini iyileştirir.
      • Sağlıklı beslenme: Dengeli bir diyet ve sağlıklı kilo, genel sağlığı destekler.
      • Alkol ve uyuşturucudan kaçınma: Kısa vadeli rahatlama sağlasalar da uzun vadede belirtileri kötüleştirebilir.
      • Kafeinli içeceklerden (çay, kahve, kola) kaçınma: Kafein, anksiyeteyi artırabilir.
    • Panik atak sırasında kendi kendine yardım teknikleri:
      • Olduğunuz yerde kalın: Panik atak sırasında güvenli bir yere kaçma dürtüsüne direnin. Araba kullanıyorsanız, güvenli bir yere çekip park edin.
      • Odaklanın: Tehdit oluşturmayan bir şeye odaklanın (örneğin, saatinizde geçen zaman veya marketteki ürünler). Korkutucu düşüncelerin geçici olduğunu hatırlayın.
      • Yavaş ve derin nefes alın: Hızlı nefes alma panik hissini kötüleştirebilir. Her nefeste üçe kadar sayarak yavaşça nefes alıp verin.
      • Korkunuzla yüzleşin: Korktuğunuz şeyin gerçek olmadığını ve geçeceğini kendinize hatırlatın.
      • Yaratıcı görselleştirme: Panik atak sırasında sakinleştirici bir yer veya durum hayal edin ve dikkatinizi buna odaklayın.
      • Panik atakla savaşmayın: Belirtilerle mücadele etmek durumu kötüleştirebilir. Bunun yerine, atağın utanç verici olsa da hayatı tehdit etmediğini kabul edin.
  2. Kendi kendine yardım programına katılma:
    • Bilişsel davranışçı terapi (CBT) temelli bir çalışma kitabı veya bilgisayar kursu ile bir terapist desteğiyle sorunlarınızı anlamaya ve olumlu değişiklikler yapmaya çalışabilirsiniz.
  3. Yoğun tedaviler:
    • Bilişsel Davranışçı Terapi (CBT): CBT, olumsuz ve gerçekçi olmayan düşüncelerin olumsuz davranışlara yol açtığı fikrine dayanır. Terapist, daha olumlu düşünme yolları geliştirmenize yardımcı olur. Örneğin, panik atağın ölümcül olmadığını ve geçeceğini anlamanız teşvik edilir. CBT, genellikle maruz bırakma terapisiyle birleştirilir. Tedavi başlangıcında mütevazı hedefler (örneğin, yakındaki bir bakkala gitme) belirlenir ve güven kazandıkça daha zorlayıcı hedeflere (örneğin, büyük bir markete gitme veya kalabalık bir restoranda yemek yeme) geçilir. CBT, genellikle 12-15 haftalık seanstan oluşur ve her seans yaklaşık bir saat sürer.
    • Uygulamalı Rahatlama: Agorafobi ve panik bozukluğu olan kişilerde rahatlama yeteneğinin kaybolduğu düşünülür. Bu terapi, gerginlik belirtilerini fark etmeyi, kasları gevşetmeyi ve stresli durumlarda bu teknikleri kullanarak panik hissini önlemeyi öğretir. Genellikle 12-15 haftalık seanstan oluşur.
    • İlaç Tedavisi: Kendi kendine yardım teknikleri ve yaşam tarzı değişiklikleri belirtileri kontrol altına almazsa, ilaç tedavisi önerilebilir. Yaygın olarak kullanılan ilaçlar:
      • Selektif serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI’lar): Depresyon, anksiyete ve obsesif düşünceler için etkili olan sertralin gibi SSRI’lar sıkça reçete edilir. Yan etkiler arasında mide bulantısı, cinsel istek kaybı, bulanık görme, ishal veya kabızlık, huzursuzluk ve aşırı terleme yer alabilir. Bu yan etkiler genellikle zamanla azalır. Sertralin etkili olmazsa, başka bir SSRI veya serotonin-norepinefrin geri alım inhibitörleri (SNRI’lar) denenebilir. İlaç tedavisi genellikle 6-12 ay veya daha uzun sürebilir ve doz, doktorunuzun önerisiyle kademeli olarak azaltılır.
      • Pregabalin: SSRI veya SNRI’lar uygun değilse veya yan etkiler nedeniyle kullanılamazsa, pregabalin önerilebilir. Yaygın yan etkileri baş dönmesi ve uyuşukluktur.

Çocuklar ve Gençler İçin Tedavi

18 yaşın altındaysanız veya bir genç için yardım arıyorsanız, çocuk ve genç ruh sağlığı hizmetlerine yönlendirilebilirsiniz. Tedavi, genellikle CBT veya uygulamalı rahatlama gibi konuşma terapilerini içerir ve ebeveyn veya bakıcılarla iş birliği yapılabilir.

Yasal Uyarı ve Sorumluluk Reddi: Bu blogda yer alan tüm içerikler yalnızca genel bilgilendirme amaçlıdır ve yayınlandığı tarihteki mevcut bilimsel verilere dayanarak hazırlanmıştır. Söz konusu bilgiler, profesyonel tıbbi tavsiye, teşhis veya tedavi yerine geçmez. Sağlığınızla ilgili herhangi bir soru, endişe veya ihtiyaç durumunda, lütfen bir doktora ya da yetkin bir sağlık kuruluşuna başvurunuz. Bu blogda sunulan bilgilerin kullanımı tamamen okuyucunun sorumluluğundadır. Blog sahibi, yazarlar veya bağlı kuruluşlar, bu içeriklerin doğruluğu, güncelliği veya eksiksizliği konusunda herhangi bir garanti vermez ve bu bilgilerin kullanımından kaynaklanabilecek doğrudan veya dolaylı herhangi bir zarar veya kayıptan sorumlu tutulamaz. Sağlık durumunuza ilişkin kararlar almadan önce, mutlaka bir sağlık uzmanına danışmanız gerektiğini unutmayınız. Bu blog, tıbbi bir hizmet sunmamakta olup yalnızca bilgilendirme amacı taşımaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir